19 Ekim 2014 Pazar

Suriye Kürtleri, ABD, Türkiye - yeni aşama

Suriye'ye ilişkin ABD politikasında birşeylerin değişmekte olduğu anlaşılıyor. Huffington Post'taki bir haberde, eski dışişleri bakanlığı mensubu, Türkiye ve Ortadoğu uzmanı bir öğretim üyesinin (Henry J. Barkey) şu sözleri yeralıyordu: "PKK konusunda kraldan fazla kralcıyız; çünkü Türkiye bizzat PKK ile görüşürken biz görüşmüyoruz."

Gelişmeler ve dile getirenin kimliği, bunu tek bir kişinin görüşü sayıp kenara itemeyeceğimizi gösteriyor. (Barkey'nin The American Interest'te yayımlanan bir yazısı, tam da Kobanê direnişinin ABD politikasında yarattığı değişimi konu ediniyor.) Yani kısa süre sonra ABD, "bölgedeki NATO üyesi tek müttefiki" Türkiye'yle açıkça papaz olmamanın yolunu bulup PKK ile temas kurarsa bu sürpriz olmayacak. Hattâ bu temas şu anda varsa da sürpriz sayılmaz.

Nitekim ABD, -Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün ve bugün iki defa yinelediği üzre, Ankara'nın "PKK'den farksız" gördüğü- PYD ile doğrudan temas kurmuş bulunuyor. Dışişleri Sözcüsü Jen Psaki, PYD ile kurdukları temasın sistemli olmadığını ama süreceğini açıkladı. Burada can alıcı olan, bu temas önceden de dolaylı olarak kuruluyor, Ankara bu konuda bilgilendiriliyorken, Washington'un ilişkiyi doğrudan temasa yükseltmesi; buna gerek görmesi. Herhalde en önemli sebep, Türkiye'nin bu konuda tavrını asla yumuşatmayışı, PYD'nin muhatap alınmasını kabul etmeyişidir. Türkiye Kürtlere düşmanlığı âdetâ varlık sebebi gibi görüyor olmasa, bu ilişkiler elbette Ankara üzerinden kurulacaktı.

ABD, Suriye Kürtlerinin siyasî temsilcisi saydığı PYD ile ilişkisini bir başka düzeyde daha yürütüyor. Üstelik bu gündelik operasyonel bir ilişki. Kobanê'de bombalanacak İD hedeflerinin kesin tayini için ABD harekât görevlileri YPG'lilerden koordinat ve ayrıntı bilgisi alıyorlar.

YPG'nin 18 Ekim gecesi yaptığı açıklamayı bu bağlamda hesaba katmalıyız. Bu açıklama, Suriye Kürtlerinin muhalefet içindeki konumunu bütünüyle yeniden tanımlar nitelikteydi. YPG kısaca, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte savaştığını, Suriye'nin demokratik, çoğulcu geleceği için, ülkedeki bütün öbür unsurlarla birlikte çalışmaya hazır olduğunu bildiriyordu. ÖSO ile birlikte mücadele politikasının sadece üç Kürt kantonunu korumaya yönelik olmadığı da, işbirliği alanları arasında "Halep kırsalının" sayılmasıyla kayda geçiriliyordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, önce uçakta, daha sonra havaalanında söylediği sözler gerçi öncelikle "PYD'ye yardım etmeyiz" diye özetlenebilecek yönüyle ele alındı, ama Erdoğan bir yandan da, diplomatik sayılabilecek dille, Türkiye'ye rağmen PYD'ye yardım edilmesi ihtimaline işaret ediyordu. "Ettirmeyiz" diyemiyordu haliyle; "etmeyiz", "evet demeyiz" diyordu.

ABD'nin PYD ve PKK ile işbirliği, unutmamak gerekir ki, Kobanê'de başlamadı. Şengal'de, Ezidîlerin kurtarılması operasyonunda birlikte çalıştılar. Şu anda da, Suriye'de İD'e karşı güvenilir tek silahlı gücün YPG olduğu ortaya çıktı. ÖSO ile ittifaka razı edilmiş bir PYD (YPG), ABD'nin şu anda Suriye'de kara kuvveti olarak bulabileceği yegâne elverişli unsur. Büyük ihtimalle, Kobanê direnişi, kazandığı efsanevî niteliğin yanısıra, bölgeye ilişkin güç hesaplarında YPG'nin tuttuğu yeri birçoklarının gözünde değiştirdi. Bu manzara karşısında, mâkûl bir politika izlenmesinin önündeki tek engel, Ankara'nın takıntılı Kürt politikası.

Ancak galiba, mâkûl olunmak isteniyorsa Türkiye'nin takıntılarının ikinci, üçüncü plana itileceği bir aşamaya geçilecek. Kobanê'nin -AKP önderlerince umulduğu üzre- çabucak düşmemesi, 7-8 Ekim ayaklanmaları ve bunların nasıl hızla katlanarak yayılabileceğinin, mal olabileceği can kaybının boyutlarının anlaşılması, Abdullah Öcalan'ın hükümet tarafından düşürülmeye çalışıldığı "oyalayıcı" rolünü terk edivereceği endişesi, Âkil Adamlar toplantısı düzenleyip birtakım adımlar atma ihtiyacını doğurmuş olabilir. Ancak başta ABD, uluslararası politika düzeyinde yaşanacak değişim, Ankara'yı ilaveten telaşa sürükleyecek gibi gözüküyor.

Bütün bunların, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimindeki hezimetin üstüne yaşandığı da hesaba katılırsa, gerilimimize gerilimler katılmasını bekleyebiliriz.