2 Ekim 2017 Pazartesi

Türk siyasetçisi ne söyler?

AKP’li bir belediye başkanı daha istifa etti. Haberin bu “daha”da cisimleşen siyasî kısmını geçiyorum. İstifa eden Düzce belediye başkanının kimi kıymetli yönleri üzerinde de durmayacağım, bunlar için Evrensel’in veya  Diken’in haberlerine bakabilirsiniz.

Bendeniz, müstâfî başkan Mehmet Keleş’in istifa mektubunu didiklemeyi tercih edeceğim. Böyle didiklemeler, “kendimizi tanıyalım” dersinde çok işe yarıyor. Yapacağım basit: başkanın veda mektubundan bazı kelimeleri çıkaracak, geride kalanları, sırasını bozmadan ardarda aktaracağım. Buyurun:

“…sonsuz sevgi ve saygılarım… Uzun yıllardan beri … en güzel hizmetleri …çalıştım. Yaptığım hizmetler … Ne yazık ki, …hizmet etmek için gece gündüz … gönül verdiğim partim… yıpratmak … yalan, dedikodu ve iftiralar… çirkin kampanya… partim ve kutsal davamız… büyük bir heyecan ve istek… şahsım, ailem, Düzcemiz, partimiz ve davamız… çirkin iftira ve karalama kampanyaları… hem hukuk önünde, hem de mahşer gününde hesaplaşacağım… canımdan aziz bildiğim ve gönülden bağlı olduğum yüce davam ve partim… bağlılığım… her zamankinden daha üst seviyede artarak… Saygıdeğer dava kardeşlerim, mesai arkadaşlarım, sevgili Düzce halkı… sonsuz sevgi ve saygılarım…”

Böylece, başkanın 150 kelimelik veda mektubunun 89 kelimesini, yani yaklaşık % 60’ını aktarmış oldum.

Diyeceksiniz ki, istifaya yolaçan sebepler herhalde öbür % 40’ta kaldı. Hayır. Orada kalanlar, şu yukarıdakileri tam cümle haline getiren unsurlar. Buraya aktardıklarım ise, Türk siyaseti. Türk siyasetçisinin hem kılıfı hem muhtevası; özü belki. Paramızla altına 650 bin liralık araba çeken adamın kendine saray yaptırmış biri liderliğindeki yüce davasının kısa anlatımı.

Niye mi istifa etmiş? Nereden bileyim allahaşkınıza…