12 Mart 2015 Perşembe

Ölüm de yalnızlık da durduramıyor şımarıklığı

Erol Büyükburç evinde ölü bulundu. Çok renkli, pervasızca girişken, öncülükler etmiş bir pop yıldızıydı. Türkiye'de pop yıldızı müessesesinin kurucularından sayılır. Müzisyen Demirhan Baylan'ın (@demirhanbaylan) onun ardından attığı tweet, müzik dünyası insanı olarak Büyükburç'un anlam ve önemini pek güzel özetledi: "...çok kapılar açtın".

Büyükburç'un ölümünün ardından meşhur sosyal medyamızdan izleyebildiğimiz tepkiler, günümüzün şımarık "büyükşehir insanı"nın, bildiklerimiz gördüklerimiz dışında daha nelere kadir olduğunu ortaya koydu. Ölüme ve ölüye saygının on dört yaşında bir çocuğun hayaletinden korkan cumhurbaşkanı tarafından resmen ve dinen ortadan kaldırılışı, anlaşılan, bu cumhurbaşkanını hiç sevmeyen birilerinin de işine gelmiş. Hepsine yalnız ölü bulunmalar diliyorum.

Sosyal medyanın insana her mevzuda atıp tutma şansı vermesi, günümüzün bir gerçeği; getirilerine karşılık katlanılacak bir yere kadar. Lâkin bu kadar küstah ve düşüncesiz olmak zorunda mıyız? 79 yaşındaki bir insanın yalnız ölmesi, maalesef herkesin kolayca kavrayıp hissedebileceği bir durum değil, ey büyükşehir ahalisi! Beş dakika kendi başına kalmayı beceremeyen, hem aşırı hem sahte sosyallikten duygu fesatına uğrayan insanların Büyükburç'un ölümünü yalnızlık konusunda inciler döktürme fırsatı haline getirmesi karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. Öldüğü gün Büyükburç'la dalga geçerek kendini oyalayan ve neye yaradığı belli olmayan hayatını böyle geçirene söylenecekler belli; ama bu mevzuda sahiden kalakaldım. Yalnızlık, öyle her önüne gelenin hakkında laf edebileceği bir insan hali değil. Ayrıca ne kadarı, nasılı önemli. Üstüne konuşmak, basbayağı ehliyet ve haddini bilmeyi gerektirir.

Ne korkunç bir insanlık durumu yarattık hep birlikte.